Öğretmenlik, anlatmaktan öğretmekten çok hayatlara dokunmak; birlikte büyümek aslında. Bu mesleği seçen herkes, sınıfa her adım attığında yalnızca bilgi aktarmadığını bilir; bir çocuğun dünyasında iz bırakmanın sorumluluğunu taşır. Her yeni güne bir sınıfın kapısından değil, küçücük kalplerin eşiğin...
Sabır, çoğu insanın dilinde artık bir boyun eğişin, bir sisteme uyum sağlama biçiminin adı haline geldi. Katlanmakla sabretmek karıştı...
"Ne kadar az şeye sahip olursan, o kadar çok özgür olursun."
Bir dönem uyanık insan, yaşamın içinde kendi ayakları üzerinde duran, düştüğünde kalkmasını bilen, hatta başkasını da kaldıran kişiydi. Bugünse uyanık insan, düşene çelme takan, başkasının hakkından çalarak ilerleyen kişiyle özdeşleşti.
“Dul” kelimesi bir kadın buluşu değildir; aksine, kadını kontrol altında tutmak isteyen düzenin damgasıdır. Etiket bir kere vurulur; o etiketle çocuk büyütürsün, ekmek kazanırsın, yeniden seversin, belki sevemezsin. Erkek için “dul” demeye bile gerek yoktur; o bekâr kalır, hayatına devam eder. Dul e...
“Ayıp”, artık toplumun gerçek yüzünü gizlemek için kullandığı bir perdeye dönüştü. Çünkü bazen o perdeyi kaldırdığında altından korkular çıkıyor, önyargılar çıkıyor.