Arama

Ve Köpek Konuştu

Okunma Sayısı : 456

Bir köpeğin tüm ömrü sadece on yıl, sadece on yıl. Kısacık bir konukluk. On yıllığına geldiğin bu dünya "İnsan" adlı bir canlı türünün egemenliğinde. Bu tür, dünyayı cehenneme çevirmiş, doğadan kopmuş; yaşamı, yaşamını ve çevresini beton bloklara boğmuş...

Ve Köpek Konuştu

Bir Aralık gecesi olmalıydı. Kötü şeyler başıma hep Aralık gecelerinde gelir. Dışarda soğuk bir hava vardı ve eve doğru yürüyordum. Çöpün kenarında, yan yatmış kalkamayan yavru bir köpek farkettim, zor soluk alıyordu. Hemen başına eğildim, iskelete dönüşmüştü, ağzının etrafında kusmuk, kuyruğunda ise kan vardı. Hemen taşıdım, inledi, derinden bir hırıltı geliyordu. Veterinerin yanında çalıştığım yıllardaki tecrübelerimden hastalığının ne olduğunu anlamıştım. Kokusundan anlamıştım. Köpek kanlı ishale yakalanmıştı, bağırsaklara yerleşen bu virüs bağırsakları parçalıyor ve sindirim sistemini felç ediyordu. Köpek kan dışkılıya dışkılıya açlıktan ölüyordu. Viral enfeksiyon olduğu için de sadece destekleyici tedavi yapılıyordu. Eğer köpek aşısızsa ölüm ihtimali yüzde doksan dokuzdu. Çalıştığım yıllarda kurtardığımız köpekler olmuştu ve zaten ölüme karşı büyük bir kinim vardı, ölüme karşı yaşamın kararlı bir destekçisiydim, bu köpeğin ölmesine izin vermeyecektim. Yüzde birlik bir umut için bile, bu alanda bildiğim her şeyi yapacak bu köpeği hayatta tutmaya çalışacaktım.

 

Köpeği eve taşıdım. Masaya yatırdım. Nöbetçi eczane bulup gereken ilaçları aldım. Yavru köpek fazlasıyla sıvı kaybetmişti, hayata dönmesi çok zordu, derisi kemiklerine yapışmış sadece atan bir kalpten ibaret kalmıştı, bağırsağından kan gelmeye devam ediyordu. Dehidrasyonu ortadan kaldırmak için serum vermeye çalıştım ama damar yolu açamıyordum, damar yolu açmak için çok geçti, damarlar deriyle birlikte büzüşmüştü. Serumu direk deri altına bağladım. Antibiyotik yapmam gerekiyordu, tüm kasları erimişti, şırınganın ucunu çok sokmadan arka ayaktaki kaslarından birine uyguladım, sonra vitamin takviyesi ve pıhtılaştırıcı yaptım. Kurtarmaya çalışıyordum ama başarısız olacağımı biliyordum. En fazla 4 aylıktı. Sağ tarafı üzerine yatmış ve hareketsizdi. Sadece gözleri kıpırdıyor, göz kapakları inip çıkıyordu, gözleri nemliydi, son anlarını yaşıyor olmanın çaresizliği varmış gibiydi.

 

İlk müdahaleden sonra kuyruk sallar, biraz daha hareketlenir diye bekliyordum. Ilaçların etkisi olmadı, sadece nefes alışı biraz daha arttı ve sanırım benim varlığımı daha fazla algılar hale geldi. Elimi serumun biriktiği yere koyup ona dokundum, dokunca kafasını bana doğru çevirmeye çalıştı, başaramadı, göz ucuyla bana baktı, göz göze geldik; bana bir şeyler anlatmaya çalışır gibiydi ya da ben bir an onun olduğu yerden, onun gibi bakmıştım dünyaya. O an ne olduğunu anlayamadım ama tanımadığım, daha önce hiç duymadığım bir ses konuşuyordu içimde ve şöyle diyordu:

 

" Bir köpeğin tüm ömrü sadece on yıl, sadece on yıl. Kısacık bir konukluk. On yıllığına geldiğin bu dünya "İnsan" adlı bir canlı türünün egemenliğinde. Bu tür, dünyayı cehenneme çevirmiş, doğadan kopmuş; yaşamı, yaşamını ve çevresini beton bloklara boğmuş. Kendi arasında bölünmüş; yaşaması için gerekli tüm dünya kaynaklarını türün içindeki azınlık bir grup sahiplenmiş ve geri kalan insanların bu kaynaklardan pay alabilmesi için onları köle gibi çalıştırıyor. 

 

Bu on yıllık ömründe beton sokakların arasında hayatta kalmaya çalışıyorsun. İnsan türü dünyanın tüm kaynaklarını mülkü haline getirmiş, bütün beslenme kaynaklarımıza el koymuş. Avlayıp yiyeceğin her şey bir şekilde bir insana ait. Yemek kaynaklarını kendi malı haline getirmekle kalmamış, bunları parayla satın alınabilir hale getirmiş. Beslenelim diye mamayı yaratmış ama bunu da parayla satıyor. Mama, köpekler için yapılıyor ama para verilip alınması gerekiyor, sanki köpekler para kazanıyormuş gibi.

 

Bir şekilde bu beton dünyaya uyum sağladın, insan atıklarıyla çöplerden besleniyorsun, arabalardan da kaçmayı öğrendin, yine de hayatta kalmana bunlar yetmiyor. Kirletilmiş, doğal dengesi bozulmuş bu dünyada seni bekleyen bir sürü hastalık var; uyuzundan piresine, gençlik hastalığından kanserine kadar bür sürü hastalık. Insanlardan gördüğün şiddet de veya toplatılıp bir barınakta toplu bir katliamla öldürülmen de cabası..

 

Sadece on yıllık bir ömür, bir insan hayatın çocukluk evresinden bile daha az; kör doğuyoruz, dünyayı anlamamız, uyum sağlamamız zaten bir yıl sürüyor.. Biz de bu dünyanın çocuklarıyız, bu dünyaya çok kısa zamanlar için geliyoruz, sadece on tane yaz mevsimi yaşayıp siliniyoruz bu dünyadan, gözünüzün önünden geçip gidiyoruz sona bir mezarımız bile olmadan. Siz uzun yaşamınızın zamanlarını hoyratça harcarken, biz kısacık ömrümüzü sadece beslenebilmek için harcıyoruz. Bu bile size fazla geliyor. Hayatta kalma çabamız bile size fazla geliyor. Tür olarak başka cehenemlere inanıyorsunuz ama siz zaten o cehennemin içindesiniz... Ve sizin yüzünüzden biz de o cehennemin kurbanlarıyız... ""

 

İçimdeki ses birden sustu. Her şey sustu. Gözlerimi onun gözlerinden kaçırdım. Sonra kendimi toparlayıp tekrar gözlerine baktım. Ölüyordu, göz yaşlarım istemsiz ve kontrolsüz bir şekilde masaya damlıyordu. Onun da gözünde birkaç damla vardı, kirpikleri son bir bakışın boşluğuna yerleşiyordu. İnledi, nefes alışları sıklaştı, sonra her şey durdu. Elimin altındaki bedeni, yüreğimdeki yangını dondurmak istercesine soğudu...

 

Titreyen dudaklarımdan boğuk bir sesle sadece iki kelime çıkarabildim : "Özür dilerim".....

 

UĞUR AL

UĞUR AL
UĞUR AL

Gaziantep Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladığı lisans eğitiminin ardından, genç yaşlarda adım attığı edebiyat dünyasında, yıllar boyunca hem yazar hem de yayın yönetmeni olarak üretmeyi sürdürdü. Yerelden ulusala uzanan çeşitli dergilerde kaleme aldığı yazılar; dilin, düşüncenin ve duyarlığın izini süren bir arayışın ürünü oldu. Bir süreliğine edebiyattan uzak kalsa da, söze ve anlamın derinliğine duyduğu bağlılık hiç eksilmedi. Bu sessizlik dönemi, onun için bir geri çekilme değil, daha derin bir bakışın hazırlığıydı. Şimdi, FikirEdebiyat.com aracılığıyla yeniden yazınsal üretime dönerek, hem geçmiş birikimini hem de yeni arayışlarını okurla buluşturmaktadır.

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir

DÖNÜŞLER...

DÖNÜŞLER...

4 ay önce
Yorumlar