Arama

Bir Karardan Daha Fazlası: Çocuk Sahibi Olmak

Okunma Sayısı : 244

Çoğunlukla "özgür seçimimiz" sandığımız çocuk yapma düşüncesi aslında sistemli bir algı yönetimi, ödüllendirme, norm oluşturma ve manipülasyon gibi araçlarla bize gereklilik gibi hissettiriliyor.

Bir Karardan Daha Fazlası: Çocuk Sahibi Olmak

Birçok insanın hayalini süsleyen varlıklardır çocuklar. Kimi için bu hayal, daha kendi çocukken eline tutuşturulan oyuncak bebeğe annelik yaparak başlar. Gelecek planlarımızda, henüz var olmayan çocuklara yer veririz. Bazıları evlenir evlenmez hayatındaki boşluğu "o eksik parçayla" doldurmak ister. Çocukla birlikte tamamlandığını hisseder. Bazen de hiç hesapta yokken, biz beklemeden hayatımıza giriverirler.

Çocukları severiz, çocuk yapmak isteriz. Peki, gerçekten neden çocuk isteriz?

Her canlı gibi biz de genetik mirasımızı aktarma içgüdüsüyle evrimleştik. Bilinçli gerekçeler sunmaya çalışsak da, içimizdeki ilkel dürtüler soyumuzu sürdürmek için iş başındadır.

Üstelik, aile yapısını önemseyen ve evli çiftlerden çok zaman kaybetmeden çocuk bekleyen bir toplumda yaşadığımız için, çoğu zaman neden çocuk sahibi olmak istediğimizi sorgulamayız. Sadece isteriz ve yaparız.

Ancak bu kararı verirken, genellikle çocuğun kendisinden bağımsız, çoğu zaman da kendimize dönük sebeplerle hareket ederiz. Şimdi dürüstçe bakalım...

 

Gerçekte Neden Çocuk Sahibi Oluruz?

 

Hayatımıza anlam katmak için...

Çocuklara duyduğumuz sevgiyle kendi duygusal ihtiyaçlarımızı karşılamak için...

Çocuk sahibi olmanın bizi daha mutlu edeceğine inandığımız için...

Hayatımızdaki bazı boşlukları kapatmak için...

Soyumuzun sürmesi için... Çünkü soyumuz sürerse, bir nevi biz de yaşamaya devam ediyor oluruz.

Evlendikten hemen sonra çocuk yapmayı, hayatın olağan akışı olarak gördüğümüz için...

Toplumsal onay arayışıyla... Beklentileri karşıladığımızda "normal" kabul ediliriz; aksi hâlde eksik, kusurlu, hatta zavallı olarak görülebiliriz.

Anne babalarımız torun sevmek istediği için... Öyle ki, bazen kucaklarına torun vermeyen çocuklarını bencillikle suçlarlar. Oysa bu, kendi bencillikleriyle yönelttikleri bir suçlamadır ki bu da işin ironik tarafıdır.

Kendi hayallerimizi çocuğumuz üzerinden gerçekleştirmek için. Hem de bu hayallerin çocuğun hayalleriyle örtüşüp örtüşmediğini bile düşünmeden...

Servetimizi bırakacak bir varis olması için...

Evliliğimizi kurtarmak için...

Eşimizi kendimize ve evine daha fazla bağlamak için...

Hayattaki gücümüzü, otoritemizi pekiştirmek, saygınlık kazanmak için...

Yalnız yaşlanmamak için...

 

Toplumsal Düzenin Rolü

 

Tüm bu kişisel ve duygusal nedenlerin yanı sıra, çocuk sahibi olma isteğimizi etkileyen bir başka güçlü unsur daha vardır: toplumsal düzen.

Birey olarak karar verdiğimizi sansak da, içinde yaşadığımız sistem bu kararı büyük ölçüde şekillendirir. Farkında olmadan, sistemin bize biçtiği rolleri benimser, beklentileri karşılamak adına çocuk sahibi oluruz.

Çocuk isteriz çünkü sistem, tüm gücüyle bizi bu yönde teşvik eder. Nasıl mı? Bakalım...

Düzen elindeki birçok kanalla çocuğun, aile olmanın yapı taşı olduğunu vurgular.

Anneliğin, kadının doğal görevi olduğuna dikkat çeker ve anne olmayan bir kadının kadınlığını sorgulamaya açık hale getirir.

Reklamlar, diziler, kamu spotlarında mutlu aile düzeni sürekli gösterilir.

Çalışkan, fedakar anneler her zaman yüceltilir.

Çocuk sahibi olmayan kadınlar ve erkekler medyada genelde yalnız, aksi, bencil olarak gösterilir.

Kız çocukları küçük yaşlardan itibaren oyuncak bebeklerle oynatılır.

Siyasiler tarafından çocuk propagandası yapılır, ailenin kutsallığı üzerinde durulur.

 

Toplumsal Düzen Neden Çocuk Yapmamızı Teşvik Eder?

 

Çocuğu olan, düzenli bir hayata sahip bireylerin kontrolü daha kolaydır. Annelik sürekli kutsanır; kadınlık, anneliğe indirgenir. Kadınlara belirli davranış kalıpları dayatılır ve onlar, dar bir toplumsal alana hapsedilmeye çalışılır.

Aile geçindirmeye çalışan insanlar, uzun ve yorucu işlerde düşük ücretle çalışmaya daha kolay ikna edilir. Çünkü kaybedecekleri daha fazladır. Sistem, kontrol edemediği bağımsız, deli dolu, sesi gür çıkan, isyan eden bireylerdense; daha sessiz, daha "uyumlu", hakkını daha kısık sesle arayan bireyler yaratmayı tercih eder. Bu nedenle çocuk, sadece bir bireyin hayatında değil, bir toplumun işleyişinde de merkezi bir rol oynar.

Üstelik çocuklar üzerinden dönen bez, mama, kıyafet, oyuncak, kırtasiye gibi sayısız sektör, ekonominin önemli bir parçasıdır. Bu alanlardaki sürekli tüketim, düzenin çarklarını döndürmeye devam eder.

Kısacası; çocuk yapmak yalnızca bireysel bir karar değil, aynı zamanda sistemin devamlılığını sağlayan bir yapı taşı hâline gelir.

 

Son Sözler

 

Çoğunlukla "özgür seçimimiz" sandığımız çocuk yapma düşüncesi aslında sistemli bir algı yönetimi, ödüllendirme, norm oluşturma ve manipülasyon gibi araçlarla bize gereklilik gibi hissettiriliyor.

Hayatta daha sağlam adımlar atabilmek için, neyi neden yaptığımızı sorgulamamız gerekir. Çocuk sahibi olma kararı da bu farkındalıkla ele alınmalıdır. Çocuğun bir yüke dönüşmemesi, ihmallerle büyümemesi ve bilinçsizce şekillenmiş bir hayata mahkûm olmaması için, çocuk sahibi olma kararı çok yönlü düşünülmelidir.

Kişi, çocuğuna gerçekten iyi bir yaşam sunabilecek, yalnızca fiziksel değil; duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarını da karşılayabilecek kadar bu fikre hazır olduğunda çocuk sahibi olmaya karar vermelidir..

 

                                                                                                                                                                                                                 DEMET AL

DEMET AL
DEMET AL

Çukurova Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü mezunu. Yazı yolculuğuna üniversite yıllarında, düşünce dünyasının derinliklerinde kendine ses ararken başladı. Yazmak, onun için içinde biriken duyguların ve suskunlukların söze dönüşmesiydi. Bugün bir öğretmen olarak çocukların hayatına dokunmanın huzurunu yaşarken, FikirEdebiyat ile daha geniş bir dünyada iz bırakmanın heyecanını taşıyor.

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Yorumlar